Aslında Egeye Dönüş yapanların aradığı dinginliği, damak tadını ve yerelliği barındıran, huzur kokulu bir destinasyon için çok da büyük çaba harcamak gerekmiyor. İzmir merkezden kalkan belediye otobüsleri bile sizi bu güzelliklerle buluşma imkânlarına kavuşturabilecek yakınlıkta. Yaklaşık 45 km.lik bir yolculukla İzmir’den Seferihisar’a ulaşmak mümkün
Romalı General Tysaferin’den geldiğine inanılan şehrin ismi Anadolu’nun Türkleşmesi esnasında aldığı ek ile Tysaferinhisar’a dönüşmüş, günümüzdeki Seferihisar adı bu şekilde kullanılmaya başlanmıştır (Seferihisar Belediyesi, 2017).
1970’li yıların sonundan itibaren sıkça telaffuz edilen “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı ilk kez 1987 yayınlanan ve Brundtland Raporu olarak da bilinen ‘Ortak Geleceğimiz’ adlı raporda uluslararası platformda tartışmaya açılmıştır (Şare, 2016). Brundtland Raporu ile birlikte 90’lı yılların başından itibaren gündeme gelen ‘Slow Food’ kavramı ilerleyen zamanda biraz daha genişleyerek Sakin Şehirler’in (Citta Slow) doğuşuna öncülük etmiştir (Ergüven, 2011). Türkiye’de ilk Sakin Şehir İzmir’e bağlı Seferihisar ilçesidir. Seferihisar ilçesi 28 Kasım 2009 tarihinden bu yana dünyada “salyangoz” logosuyla temsil edilen sakin şehirlerden biri olmuştur (Keskin, 2012).
Sakin Şehirleri Sembolize Eden Logo; Salyangoz
Seferihisar Türkiye’nin aynı zamanda mandalina cenneti ya da mandalina başkenti sayılabilecek zenginliğe sahiptir. Mandalinalı pideden, mandalina kurabiyesine kadar pek çok mandalinalı lezzet içinde bizim için en ayrıcalıklı olanı Mandalina Reçeli oldu hiç şüphesiz. Kışın vitamin kaynağı mandalina yaz kahvaltılarına da farklı bir aroma katmak için tasarlanmış bir lezzet zirvesiydi sanki. Her sonbahar Seferihisar’da festival düzenleniyor. Bu yıl düzenlenecek 18. Mandalina Festivali’ni kaçırmamak için şimdiden ajandalara not almakta fayda var. (Kasım 2017)
Mandalina Reçeli
Seferihisar’ın Ege Denizi’ne açılan penceresi ise şirin mi şirin tarihi Sığacık beldesi. Sığacık Seferihisar’dan yaklaşık 5-6 km. ileride antik Teos kentinin kalıntıları üzerine kurulmuş bir sahil kasabası. Şehrin hemen girişinde yer alan tarihi Sığacık Kalesi geçmiş yıllarda fırtınalı denizden kaçan Osmanlı donanması için en önemli sığınak olduğu için, belde bugün de “Sığacık” ismiyle anılmakta.
Sığacıkta Bir Dükkanın Vitrini
Sığacık Sokakları
Teos Antik Kenti
Sığacık Kalesi
Teos antik bir liman şehridir. MÖ.6 yy.’da Teos o kadar önemli bir konuma ulaşmıştır ki, on iki antik İon şehir devletinin başkenti olması önerilmiş, ancak Thales tarafından yapılan bu öneri kabul görmemiştir. İon Birliği’ne üye olan Teos şehri tarihte Perslere karşı yapılan Lade Deniz Savaşı’nda (MÖ. 494), İon donanmasına 17 gemiyle sayı bakımından en büyük desteği veren kentlerden birisidir (Kadıoğlu, 2012). Bugün için Teos antik kentindeki en önemli yapılardan birisi Dionysos Tapınağı’dır. Önceki yazılarımızı takip edenlerin yakından tanıdığı Dionysos, antik dönem tanrıları arasında üzüm ve bağcılıkla ilgili mitlerin kaynağıdır.
Teos Antik Kentindeki Dionysos Tapınağı
Teos antik kenti dışında Sığacık’ta bulunmayı keyifli kılan başka ayrıntılar olduğunu da unutmayalım. Öncelikle Sığacıkta her sabah düzenlenen balık mezadında denizden yeni çıkmış tazecik hakiki deniz balıklarını açık artırma usulü, uygun bir fiyata alabilirsiniz. Bunun için sabahları erken kalkmayı seviyor olmalısınız zira gün doğumuyla birlikte mezat başlamakta. Mezattan satın aldığınız tazecik balıkları sahil boyunca sıralanmış olan balık restoranları ya da balık pişiricilerde yemek isterseniz ilerleyen saatlerde bu imkânınız da var.
Ayrıca sahildeki tekneler oldukça ekonomik fiyata balık ekmek keyfini denizin üstünde yaşamanızı sağlıyorlar. Limana demirlemiş olan bu küçük balıkçı teknelerinde atıştırmalık çıtır çıtır sardalyeleri mevsimini yakalarsanız şiddetle tavsiye ediyoruz.
Eğer Sığacık ziyaretinizi bir pazar gününe denk getirme şansınız olmuşsa, kesinlikle çok şanslı olduğunuzu belirtmeliyiz. Zira gönlü Egeye Dönüş aşkıyla yanmakta olanlar, en doğal, en organik haliyle Ege’nin tüm güzelliklerini ve lezzetlerini Sığacık Kaleiçi Pazarı’nda bulabilirler...
El yapımı takılardan, saatlere, çantalara, oyuncaklara, kadar pek çok materyali bulabileceğiniz Kaleiçi Pazarı’nda, tarihi sokakları arşınlarken, güler yüzüyle sizi karşılayan satıcıları görünce büyük şehirden kaçma arzunuzun kamçılandığını, Ege’ye olan aşkınızın ise alevlendiğini hissedeceksiniz.
Doğal limonatadan türlü şerbetlere, incir reçelinden, bergamot reçeline kadar onlarca kavanozun sıralandığı tezgâhlar saatlerce dolaşsanız da sıkılmayacağınız bir güzelliği yaşatacak sizlere. Kahvaltı alternatifi olarak el açması kol börekleri, gözlemeler, baklavalar da işin cabası.
Kaleiçi Pazarından Bir Kare
Sıra sıra zeytinyağlı sabunlar, dekoratif aksesuarlar, otantik tekstil ürünleri derken Sığacık pazarında akşamı etmek işten bile değil. Sahilde içilecek bir yorgunluk çayının ardından ister son derece sade ama konforlu bir sahil pansiyonunda geceleyin, ister İzmir ya da Kuşadası rotasına doğru yol alın... Ege çok alımlı, çok albenili, çok cazip bu mevsimde.
Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN