Buna göre, sarayındaki kâhinler Kroisos’a bir imparatorluğun yıkılışına şahit olacağı kehânetini söyler ancak kehânetin ayrıntılarını göremezler. Parayı bulan medeniyetin sahip olduğu güç ve zenginlikten başı dönen kral Kroisos, yıkılacak imparatorluğun, doğu komşusu Persler olacağından emin bir biçimde savaş hazırlıklarına başlar.
Kroisos bilgiden, bilimsellikten uzak yaşadığı düşünülen Kyros’a karşı girişeceği savaş öncesi ünlü kâhin Sandonis tarafından şu şekilde uyarılır; “İçkileri sadece su olan, ağızlarını tatlandırmak için incirleri ya da başka şeyleri olmayan” (Ökmen, 1991) bir düşmanla savaşmak sana hiçbir şey kazandırmaz. Ancak savaşı kaybedersen elindeki kıymetlerin tadını alan düşman bir daha bu topraklardan çıkmaz.
Kroisos, Sandonis’in bu öğüdünü dinlemeyip bir imparatorluğu yıkmıştır. Ancak savaşı kaybettiği için yıkılan kendi imparatorluğu olmuştur. Kârun kadar zengin olan Kroisos’un savaştan vazgeçmesi adına ikna edilme çabasında kâhin Sandonis tarafından incir örneği verilmesi, incirin uğrunda savaşılacak ve göç edilecek kadar kıymetli bir değer olduğunu göstermektedir.
Kıymetli Yemiş; İncir
Eski Yunanda incir; "Syké" ismiyle anılmıştır (Andaç, 2012, s. 18). Yunan mitleri bunun sebebini, şarap veya ağaç tanrısı olarak bilinen Diyonisos’un "Syka" adlı bir peri kızına âşık olup, sonra sarhoş olduğu bir gün, peri kızını incir ağacına çevirmiş olmasıyla açıklamaktadır (Koçak).
Bugün bütün dünya "incir"i, Latince ‘ficus’ kökeninden türeyen ‘fig’ ifadesiyle tanımaktadır. Büyük Menderes havzası dünyanın en kaliteli incirlerinin yetiştiği yöredir. Bu alanda yetişen ince kabuklu, küçük çekirdekli, ballı incirler dünyada rakipsizdir (Günal, 2008). Bu yörenin tarihteki adı olan ‘Karia’ kelimesi ‘ficus-carica’ yani Karya İnciri deyimini doğurmuştur (Andaç, 2012, s. 18).
Karya İnciri
Anadolu coğrafyasında sistemli olarak ilk incir tarımı Hititler döneminde başlamıştır (Andaç, 2012, s. 29). Yaklaşık olarak (MÖ-2900 yıllarında) Sümerler döneminde incirin tıbbî amaçlarla kullanıldığı bilinmektedir (Vinson, 1999).
İncirin tıbbî amaçlı çeşitli kullanımlarına ortaçağda da rastlanmaktadır. Lehner’e (2003) göre ortaçağda domuz pastırması yağıyla karıştırılan incir suyu kuduz köpeklerin ısırmasına iyi geliyordu. Türklerde de Ahmed Bîcan’ın eserleri kaynak gösterilerek benzer bir bilgi paylaşılmış, köpek ısırmasına incir yaprağı sarılmasının faydalı olduğu belirtmiştir (Koçak).
Osmanlı döneminde de incirden şifa olarak yararlanılmıştır. Özellikle 19. yy’dan sonra Osmanlı’da modern tıbbın yaygınlaşmasıyla, incir konusunda bilimsel tıbbî makaleler yazıldığına şahit olunmaktadır (Andaç, 2012, s. 64).
Günümüz dünyasında ‘hastalıklara karşı koruyucu gıdalara’ her geçen gün daha fazla talep olmaktadır. Bilim dünyasınca hastalıkların tedavisinde veya önlenmesinde sağlık yönünden faydaları bilimsel olarak ispatlanmış, toksik olmayan gıda maddelerine ‘Nutrasötik’ler ya da ‘Fonksiyonel Gıdalar’ ismi verilmektedir (Avcı, 2014).
Kanser ve kronik kalp hastalığı da dâhil olmak üzere ölümcül bazı hastalıkların oluşturduğu riskleri azaltmak için fonksiyonel gıdaların ve bunların içinde de incirin kullanımı zaman içinde giderek yaygınlaşacak olan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Vinson, 1999). Çünkü incir pek çok nutrasötikte bulunan polifenollerin yanı sıra, antikanser aktivitesi olan, özellikle benzaldehid ve kumarinlere sahip bileşikler yönünden zengindir (Vinson, 1999).
Sıhhat Deposu; İncir
Fonksiyonel yiyeceklerin olumlu etkilerinin görüldüğü başlıca alanlar; diyabet, kolesterol, sindirim sistemi ve kognitif (bilişsel) fonksiyonlardır (Avcı, 2014). Kognitif (bilişsel) fonksiyonlardan kasıt; akıl, hafıza, dikkat, dil ve bilgi gibi beyinsel faaliyetlerle birlikte kullanılan alanlardır (Müderrisoğlu, 2013).
İçeriğinde Nutrasötik maddeleri çokça barındıran gıdalar incelendiğinde; ‘Tekli Doymamış Yağ Asitleri’ açısından en geniş içeriğe sahip ürünler; Ağaç Yemişi ve Zeytin Yağı’dır (Gümüşhane Ü. Gıda Müh. Bl., 2017).
Kuru incirin öksürük kesici özelliği vardır. Aynı zamanda bağırsak florası üzerinde olumlu etkileri bilinen kuru incirin kana çabuk karışan şekeri nedeniyle, afrodizyak etkisi nedeniyle de tüketildiği bilinmektedir. Ayrıca incir ağacının sütünün siğilleri iyileştirmesi de halk arasında bilinip, uygulanan bir yöntemdir (Andaç, 2012, s. 29).
İncirin beslenme yetersizliği ve kanser riskini azaltmada yardımcı olduğu belirtilmektedir. Kanser insidansının %70’inin diyetle (beslenme biçimi) ilişkili olduğu tahmin edilmektedir (Vinson, 1999). Bir porsiyon incirin bir yetişkin için günlük önerilen lif miktarının % 16'sını karşıladığı söylenmektedir (Fraser, 2014). Bu durum hem bağırsak sağlığı hem de kilo kontrolü açısından faydalı kabul edilmektedir.
İncirin Besin Değerleri
İncir diğer tüm meyvelere göre daha fazla miktarda kalsiyum içerir. Bu sebeple süt ürünü tüketmeyenler için özellikle tüketilmesi diş ve kemik sağlığı açısından tavsiye edilir. Ayrıca magnezyum, demir, B vitaminleri, K vitamini ve potasyum yönünden zengin içeriği bağışıklık sistemini desteklemektedir (Fraser, 2014).
İncirdeki fenollerden kaynaklı antioksidanlar kalp hastalığı riskini düşürür. Fenoller hücre hasarını önlemeye ve serbest radikalleri ortadan kaldırmaya yardımcı olur (Fraser, 2014). Bu açıdan bakıldığında yetişkinlere önerilen günlük porsiyon boyutu olan 40 gr. incir bireye 444 mg. fenol sağlar ki bu kişi başına düşen sebze veya meyve tüketiminden elde edilebilecek 218 mg'dan daha fazlasıdır (Vinson, 1999).
Düşük potasyum ve yüksek sodyum içeren beslenme şekli hipertansiyona neden olabilir. İncir yüksek kalsiyum ve sıfır sodyum içeriğine sahiptir. Bu sebeple incirin sağladığı potasyum, kalsiyum ve magnezyum kombinasyonu yüksek tansiyon sorununu azaltabilir (Fraser, 2014).
Zeytinyağıyla Birleşen İncir, Kür Olarak Düzenli Tüketilebilir