Yörede yetişen pamuğun daha nitelikli bir şekilde ürüne dönmesi için senelerce hizmet verdi. Dönemine göre gelişmiş ve departlaşmanlaşmış bir fabrikaydı.
Öyle ki; Dokuma bölümü, Basma bölümü, Desen bölümü, Gravür bölümü ve Baskı kısmı mevcuttu.
Hatta şirin bir bilgi de vermek gerekirse, şehir içinden fabrikaya ulaşan "Gıdı Gıdı Treni" isminde ring tren bile mevcuttu.
Elbette bu yörede ve tüm Türkiye'de bu fabrikanın tasarladığı ve ürettiği kıyafetler büyüklerimizce kullanıldı. Hatta bu tasarımlardan vintage diye tabir edilen tasaımlar hala evrilmeye ve modern moda ile harc edilemye devam ediliyor.
Egeye Dönüş, her daim ifade ettiğimiz gibi yalnızca bir alışveriş platformu değil aynı zamanda Ege'nin Kültür Elçisi'dir. Bunların hepsi bir araya gelince Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nı es geçmek olmazdı.
Tam da bu yüzden Nazilli denince akla ilk gelenlerden olan Sümerbank desenlerini Türk Kahvesi fincanlarına işlemek kaçınılmaz oldu.
Sümerbank'ın dönemine göre farklılaşan özellikleri gibi, Sümerbank Fincanın da diğer türk kahvesi fincanlarından ayrılan özellikleri var:
Elbette en önemlisi bu dokunun duygusunu yansıtabilmek adına, tamamen elle şekillendirilmiş ve boyanmış olmasıdır.
Tam anlamıyla üzerinde sanatçının parmak izi, damla damla emeği bulunmaktadır.
Her fincan kendine münhasırdır. Fabrikasyon olmayan, insan elinin ve gözünün mahsulü olan her tane diğerinden çok küçük farklılıklar içerir.
Aldığınız her Egeye Dönüş ürünü gibi bu fincanlar da canlıdır, bir hikaye barındırır ve yeni hikayeler için yaşamaya devam eder.